SATANADAM
Erzincan
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2393.9
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61616.84$

Nermi Tombul Biyografisi

Nermi Tombul

ERZİNCAN’LI KIBRIS ŞEHİDİ NERMİ TONBUL’UN ANLATILMAYAN KAHRAMANLIK HİKÂYESİ:

Nermi Tonbul’un ismini Erzincan’da herkes bilir. Ancak hiç kimse, hakkında tam manasıyla bilgi sahibi değildir. Hatta bazıları ne yazık ki,Nermi Tonbul ismini sadece bir cadde ismi olarak bilmektedir. Hâlbuki Nermi Tonbul’un hayatını incelediğimizde askerlik mesleğinin yanı sıra,derin bir entelektüel kişiliğe de sahip olduğunu görürüz.

Şehidimizin Kızı Ebru Hanımefendi’nin Anlatımıyla Nermi Tonbul’un Hayat Hikâyesi:

‘’Kıbrıs’ta Türklerin maruz kaldığı, baskı, zulüm ve silahlı saldırılara dur demek için Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1974 yılında gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtının yüzlerce kahramanından biridir babam. “Şehit Üsteğmen Nermi Tombul“.Nüfus cüzdanında Nermi yazsa da ailesi ve yakınları için Nerim’dir. Babam Nermi Tombul 6 Mart 1945 yılında Erzincan’nın Şabanağa Mahallesi’nde doğmuştur. Osman ve Şefika Tonbul’un altı çocuğunun üçüncüsüdür. İlk orta ve lise öğrenimini Erzincan’da tamamlayıp, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümüne başlamış ama bir yılın sonunda Kara Harp Okuluna geçmeye karar vermiştir. 1968 yılında Teğmen olarak ilk görev yeri İstanbul Rami Kışlası’na atanmış olup, annemle tanışmaları da tam bu döneme rastlıyor.Annem Gülsen hanım ile evlilikleri ise 1969 yılında gerçekleşiyor. İstanbul Rami’den, 1970 yılında Patnos’a oradan da 1973 yılında Bolu Komando Tugayına tayini çıkar. Patnos’a tayin olduklarında annem 9 aylık hamiledir. Beni Erzincan’da sokağa çıkma yasağının olduğu bir sayım günü kucaklarına alırlar. 1973 yılında ise Bolu’da kardeşim Emre dünyaya gelir.

29 yıllık kısa hayatında hayırlı bir evlat, iyi bir kardeş, sağlam bir dost, sevgi dolu bir eş, şefkatli bir baba, şiir yazan, resim yapan, doğayı, çevreyi seven iyi bir adam olmuştur benim babam...

Yüzlerce fotoğrafı var. Sahnede piyes oynarken, kayak yaparken, tüple dalarken, futbol oynarken, törenlerde bayrak taşırken, ailesiyle birlikteyken, dost meclislerinde eğlenirken, birliğinde görev yaparken… Ama ailemiz açısından çok önemli bir fotoğrafı eksik. Maalesef kardeşimle babamın birlikte olduğu bir fotoğrafı yok. Çok araştırdık ama bulamadık. Bir gün kardeşimle babamın fotoğraflarına bakıyorduk. Kardeşim bir kendi eline bir de fotoğraftaki babamın eline bakıyor, benzerlik bulmaya çalışıyordu. Bu durum beni derinden etkileyen üzücü bir hatıra olarak zihnimde canlanır. Ben de, kardeşim de babamı hatırlayamıyoruz. Sadece ailemizin anlattığı anılar ve resimler ki, onlar da bizim için çok kıymetliler.

Kardeşimde askerliğini Kıbrıs’ta yaptı. Biz Rum sınırına yakın bir yere düşer diye endişelenirken, O kurada babamın da naaşının bulunduğu, Girne Boğazköy Şehitliğinin yakınında ki bir birliği çekti. Yaşadığımız süre boyunca babamın elini hep üzerimizde hissettik. Bu olay da yine böyle hissettiren durumlardan biridir.

Çocukken evde sıklıkla “bu kadar yürekten çağırma beni” şarkısı dinlenirdi. Ben de babamın en sevdiği şarkı olduğunu zannederdim. Meğer Rumlar, çatışma yıllarında, özellikle Mücahitleri etkilemek için, mevzilere yakın yerlerde, radyolardan, 'Bekledim de gelmedin' şarkısını çalarak, Türkiye'nin müdahalesini bekleyen Kıbrıs Türkünün moralini bozmaya çalışırlarmış. Kıbrıs Türkü de buna karşın önlemini alarak, Bayrak Radyosu kanalından, ‘’Bu kadar yürekten çağırma beni/Bir gece ansızın gelebilirim’ şarkısıyla karşılık verirmiş. Babamın en sevdiği şarkı ise “ Bir bahar akşamı rastladım size” adlı şarkısıymış. Yaşasaydı bugün ikisi erkek, birisi kız olmak üzere üç tane torun sahibi 77 yaşında bir büyükbaba olacaktı. Babamın kardeşi Amcam Necmi Tonbul ise Erzincan’da Arı Eczanesinde Eczacılık Mesleğini icra etmektedir.

Şehitler ölmez diyorlar ya. Bir de ailelerine sorsunlar. Mesela annelere. Babaannem’in ziyaretine gittiğimiz her gün bizi koklar ağlardı. Annem 24 yaşında dul kalan genç bir öğretmen, iki çocukla büyük bir hayat mücadelesi verdi ki bu mücadelede anneannem, dedem ve tüm ailenin büyük bir desteği vardı. İşte bu nedenle onlar da bizim kahramanlarımız oldular.

Bu vesileyle ölümsüz başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve vatan toprakları için ölümü hiçe sayan kahraman şehitlerimizi büyük minnet ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Bu duygular eşliğinde sözlerimi babamın bir şiiriyle noktalamak isterim’’

“Adam Toprağa

Hangi tel kopmadı

Hangi mızrap bitmedi

Ayrılığı inlerken

Çürümeyen kalp

Ayrılıksız geçen

Bir ömür gösterebilir misin bana?

Gece gündüze, gündüz geceye hasret

Güneş aya,

Ay güneşe

Dalga dalgaya hasret ard arda

Adam anaya, adam sevgiye

Sevgiliye hasret

Adam toprağa

Adam toprağa hasret”

Emekli Gnkur. İst. Daire Bşk. İsmail Hakkı Pekkin’nin Anlatımıyla Nermi Tonbul Şehit Edilişi:

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Beşparmak Dağlarındaki ilerliyişi için gerekli olan mühimmatı sağlamak için görevlendirilen nakliye araçlarının Rumlar tarafından imha edilmesi üzerine’’Harekâtın gece de devam edeceği düşünülerek mühimmat ikmali gündeme geldi. Teğmen Gürkan hemen yanımızdan ayrıldı, bu arada taburun ikmal subayı P. Üsteğmen Nermi Tonbul ve Asteğmen, bir kamyonete ihtiyaç olacak mühimmatı yükleyerek tabura götürmek için yola çıktılar. Teğmen Gürkan bunu gördü ve kendisinin de onlarla gideceğini söyleyerek araca bindi. Kamyonetin arkasında Asteğmen, şoför mahallinde mücahit şoför, Üsteğmen Nermi ve Teğmen Gürkan olmak üzere hareket ediyorlar. Yolu şaşırıyorlar, taburun bulunduğu yer yerine Rumlar'ın kontrolündeki köye giriyorlar. Farkına vardıklarında artık çok geç oluyor, aracın arkasındaki Asteğmen yere atlıyor, bunu gören Üsteğmen Nermi ve Teğmen Gürkan da araçtan atlıyor ve Rumlar'la çatışıyorlar, maalesef üçü de şehit oluyor. Haber geldiğinde harekat devam ettiğinden ve yeterli güç bulunmadığından o anda bir müdahalede bulunma imkanı olamadı, olamazdı da. Ama üç subayı şehit olurken bir şey yapamamanın çaresizliği içinde perişan olan Tugay Komutanı'nın yüz ifadesini hiç bir zaman unutmadım. Maalesef üç şehidimizin naaşlarına ancak ikinci harekâttan sonra ulaşabildik.’’